Neoklasik mimari, 18. yüzyılda klasik Yunan ve Roma mimarisinin yine canlandırılması olarak ortaya çıkan bir mimari tarzıdır. Bakışımlı formlar, sütunlu yapılar, kubbeler ve alınlıkların kullanımıyla karakterize edilir. Neoklasik mimari, 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar Avrupa ve ABD Birleşik Devletleri’nde popülerdi. En meşhur neoklasik yapılardan bazıları Washington, DC’deki Beyaz Saray, Paris’teki Louvre ve Londra’daki British Museum’dur.
Neoklasik mimari çoğu zaman düzenlilik, akıl ve balans idealleriyle ilişkilendirilir. Fransız Devrimi’nin kaosu ve düzensizliğinden sonrasında daha rasyonel ve tertipli bir dünya yaratmanın bir yolu olarak görülmüştür. Neoklasik mimari ek olarak Aydınlanma Çağı’nda klasik antik çağa olan artan ilgiyi de yansıtmıştır.
Neoklasik mimari, 19. yüzyılda sanat ve mimari üstünde mühim bir etkiye sahipti. Neoklasisizm, romantizm ve eklektisizm dahil olmak suretiyle muhtelif stillerde kullanıldı. Neoklasik mimari bugün hala dünyanın dört bir tarafındaki binalarda görülebilir. Güzelliği ve zarafeti sebebiyle hayranlık uyandırmaya geçindiren zamansız bir stildir.
Neoklasik Mimarlık | Simetri |
---|---|
Özellikler | Dengeli oranlar, net geometrik formlar ve klasik düzenler |
Tarih | 18. yüzyılda Barok tarzının aşırılıklarına reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır |
Özellikler | Intizam, bakışım ve orana vurgu |
Meşhur Binalar | Beyaz Saray, Parthenon, Pantheon |
II. Neoklasik Mimarlık
Neoklasik güzel duyu akımı, 18. yüzyılda barok ve rokoko üsluplarının aşırılıklarına reaksiyon olarak başladı.
Neoklasik mimarlar, Antik Yunan ve Roma’nın klasik mimarisinden esinlenerek daha rasyonel ve tertipli bir mimari biçim yaratmayı amaçladılar.
Neoklasik üslup, bakışım, sadelik ve balans kullanımıyla karakterize edilir.
Neoklasik mimari saraylar, kiliseler ve hükümet binaları da dahil olmak suretiyle fazlaca muhtelif binalarda kullanılmıştır.
Neoklasik biçim 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ve ABD Birleşik Devletleri’nde popülerdi.
Neoklasik son zamanların en meşhur yapıları içinde Washington DC’deki Beyaz Saray, Londra’daki British Museum ve Paris’teki Louvre Müzesi yer alır.
Neoklasik biçim 20. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etti, sadece daha çağıl mimari tarzların popülerleşmesiyle beraber nihayetinde pabucu dama atıldı.
III. Neoklasik Mimarinin Özellikleri
Neoklasik mimari, simetrisi, düzenliliği ve sadeliği ile karakterize edilir. Bu stildeki binalar çoğu zaman merkezi bir eksen çevresinde simetriktir ve sütunlar ve öteki mimari öğeler dengeli ve tertipli bir halde düzenlenmiştir. Neoklasik binalar çoğu zaman sınırı olan sayıda dekoratif öğeye haizdir ve bunlar çoğu zaman kısıtlı bir halde kullanılır.
Neoklasik mimarinin en yaygın özelliklerinden bazıları şunlardır:
- Bakışımlı cepheler
- Tertipli aralıklı sütunlar
- Bayağı geometrik şekiller
- Dekoratif unsurların sınırı olan kullanması
- Klasik düzenlerin kullanması
Neoklasik mimari, 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar Avrupa ve ABD Birleşik Devletleri’nde popülerdi. Latin ABD ve Asya şeklinde dünyanın öteki bölgelerinde de kullanıldı. En meşhur neoklasik yapılardan bazıları içinde Washington, DC’deki Beyaz Saray, Paris’teki Pantheon ve Atina’daki Parthenon yer alır.
Meşhur Neoklasik Binalar
En meşhur neoklasik yapılardan bazıları şunlardır:
- Washington, DC’deki Beyaz Saray
- Paris’teki Louvre
- Atina’daki Parthenon
- Berlin’deki Brandenburg Kapısı
- Roma’daki Pantheon
Bu binaların tüm bunlar bakışımlı tasarımları, klasik sütun ve alınlıkların kullanması ve düzenlilik ve dengeye vurgu yapmalarıyla karakterize edilir. Dünyanın en güzel ve sembolik binalarından bazıları olarak kabul edilirler.
V. ABD Birleşik Devletleri’nde Neoklasik Mimarlık
Neoklasik mimari, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlangıcında ABD Birleşik Devletleri’nde popülerdi. Hem hükümet binaları ve adliyeler şeklinde amme binaları bununla birlikte hususi konutlar için kullanıldı. ABD Birleşik Devletleri’ndeki neoklasik mimarinin en meşhur örneklerinden bazıları şunlardır:
* Washington, DC’deki Beyaz Saray
* Washington, DC’deki ABD Birleşik Devletleri Kurultay Binası
* Washington, DC’deki Thomas Jefferson Anıtı
* Monticello, Thomas Jefferson’un Virginia, Charlottesville’deki evi
* Virginia, Charlottesville’deki Virginia Üniversitesi
* Massachusetts, Boston’daki Boston Halk Kütüphanesi
* New York Şehri’ndeki New York Borsası
* Pensilvanya, Philadelphia’daki Philadelphia Sanat Müzesi
* Kaliforniya, San Francisco’daki Güzel Sanatlar Sarayı
Neoklasik mimari, kiliseler, bankalar ve oteller de dahil olmak suretiyle ABD Birleşik Devletleri’ndeki birçok başka binada da kullanıldı. Uzun seneler popüler bir stildi ve 20. yüzyılın başlarına kadar kullanılmaya devam etti.
II. Neoklasik Mimarlık
Neoklasik güzel duyu hareketi, 18. yüzyılda rokoko stilinin aşırılıklarına karşı bir reaksiyon olarak başladı. Neoklasikçiler, antik Yunan ve Roma’nın klasik sanatından ve mimarisinden esinlenerek daha disiplinli ve rasyonel bir sanat ve mimari biçimi yaratmaya çalıştılar.
Neoklasik yoldam, fotoğraf, heykel, mimari ve iç mekan tasarımı dahil olmak suretiyle fazlaca muhtelif sanat formlarında kullanılmıştır. Mimaride, neoklasik binalar simetrileri, klasik düzenleri kullanmaları ve sadelik ve kısıtlamaya vurgu yapmalarıyla karakterize edilir.
En meşhur neoklasik yapılardan bazıları içinde Washington, DC’deki Beyaz Saray, Londra’daki British Museum ve Paris’teki Louvre yer alır. Neoklasik yoldam, adliyeler, kütüphaneler ve müzeler şeklinde birçok amme binasının tasarımında da kullanılmıştır.
Neoklasik güzel duyu akımının sanat ve mimari üstünde derin tesirleri olmuştur ve bu etkiyi bugün hâlâ birçok yapı ve sanat eserinde görmek mümkündür.
VII. Asya’da Neoklasik Mimarlık
Neoklasik mimari Asya’ya tecim ve sömürgecilik yöntemiyle tanıtıldı. 18. yüzyılda Avrupalı tüccarlar ve misyonerler neoklasik stilleri Çin, Hindistan ve Japonya’ya getirdiler. 19. yüzyılda Avrupalı sömürge güçleri, Hindistan’daki İngiliz Raj ve Vietnam’daki Fransız Indochina şeklinde Asya’daki kolonilerinde neoklasik binalar inşa ettiler.
Asya’daki neoklasik mimari yöresel geleneklerden ve malzemelerden etkilenmiştir. Çin’de neoklasik binalar çoğu zaman ahşap ve tuğla şeklinde geleneksel Çin malzemeleriyle inşa edilmiştir. Hindistan’da neoklasik binalar çoğu zaman geleneksel Hint motifleriyle dekore edilmiştir. Japonya’da neoklasik binalar çoğu zaman ahşap ve taş şeklinde geleneksel Japon malzemeleriyle inşa edilmiştir.
Asya’daki neoklasik mimari, çağıl Asya mimarisinin gelişiminde mühim bir rol oynamıştır. Neoklasik yapılar çoğu zaman hükümet binaları, öğrenim kurumları ve dini yapılar olarak kullanılmıştır. Batılı fikirlerin ve değerlerin Asya’ya tanıtılmasına destek olmuş ve ek olarak Asya vatanlarında milli bir hüviyet duygusu yaratılmasına destek olmuştur.
Asya’daki en meşhur neoklasik yapılar içinde Pekin’deki Yasak Kent, Agra’daki Tac Mahal ve Ho Chi Minh şehrindeki Notre-Dame de Saigon yer alır.
VIII. Afrika’da Neoklasik Mimarlık
Afrika’daki neoklasik mimari, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlangıcında popüler olan bir mimari tarzıdır. Sütunlar, alınlıklar ve pilasterler şeklinde klasik Yunan ve Roma unsurlarının kullanımıyla karakterize edilir. Neoklasik mimari, hükümet binaları, kiliseler ve saraylar dahil olmak suretiyle Afrika’daki muhtelif binalarda kullanılmıştır.
Afrika’daki neoklasik mimarinin en meşhur örnekleri içinde Gana’nın başkenti Accra’daki Milli Meclis Binası; Cenup Afrika’nın başkenti Cape Town’daki Eski Adalet sarayı Sarayı; ve Angola’nın başkenti Luanda’daki Meryem Ana’nın Tertemiz Gebeliği Katedrali yer alır.
Neoklasik mimari, Afrika’da popüler bir mimari tarzıydı zira ilerleme ve modernliğin bir sembolü olarak görülüyordu. Ek olarak Afrika’yı Avrupa mirasıyla bağlamanın bir yolu olarak da görülüyordu.
Sadece neoklasik mimarinin de eleştirileri vardı. Bazıları bunun fazlaca yabancı bulunduğunu ve Afrika kıtasının kendi kültürel mirasını yansıtmadığını savundu. Ötekiler ise bunun Avrupalı sömürgecilerin kendi kültürlerini Afrika’ya empoze etmelerinin bir yolu bulunduğunu savundu.
Bu eleştirilere karşın neoklasik mimari, Afrika’nın mimari mirasının mühim bir parçası olmaya devam ediyor. Kıtanın kompleks tarihinin ve muhtelif kültürel geleneklerinin bir hatırlatıcısı.
Afrika’daki neoklasik mimari, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlangıcında popüler olan bir mimari tarzıdır. Bakışımlı tasarımı, klasik sütun ve alınlıkların kullanması ve düzenlilik ve dengeye vurgu yapmasıyla karakterize edilir.
Neoklasik mimari, Avrupa sömürgecileri ve misyonerler tarafınca Afrika’ya tanıtıldı. Hükümet binaları, kiliseler ve öteki amme binaları inşa etmek için kullanıldı. Neoklasik mimari ek olarak varlıklı Afrikalılar için hususi evler inşa etmek için de kullanıldı.
Afrika’daki neoklasik mimarinin en meşhur örnekleri içinde Senegal’in Dakar kentindeki Milli Meclis Binası, Gana’nın Akra kentindeki Gana Milli Müzesi ve Cezayir’in başkenti Cezayir’deki Afrika Meryem Ana Katedrali yer alır.
Neoklasik mimari günümüzde Afrika’da hala kullanılmaktadır, sadece çoğunlukla geleneksel Afrika mimarisi ve çağıl mimari şeklinde öteki mimari stillerle birleştirilir.
S: Neoklasik mimari nelerdir?
A: Neoklasik mimari, 18. yüzyılda ortaya çıkan ve antik Yunan ve Roma’nın klasik mimarisinden esinlenen bir mimari tarzdır.
S: Neoklasik mimarinin özellikleri nedir?
A: Neoklasik mimarinin özellikleri içinde bakışım, balans, düzenlilik ve orana odaklanma yer alır.
S: Meşhur neoklasik yapılar hangileridir?
A: Meşhur neoklasik yapılar içinde Washington DC’deki Beyaz Saray, Paris’teki Louvre Müzesi ve Londra’daki British Museum sayılabilir.
0 Yorum