Gotik sanat periyodu Avrupa’da 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar gelişti. Sivri kemerler, nervürlü tonozlar ve uçan payandaların kullanımıyla karakterize edilir. Gotik sanat ek olarak varlıklı süslemeleri ve naturel fer kullanımıyla da bilinirdi.
Gotik sanatın en meşhur örnekleri içinde Paris’teki Sainte-Chapelle, Milano Katedrali ve Londra’daki Westminster Abbey yer alır. Gotik sanatın Rönesans ve Barok benzer biçimde öteki sanat içerikli hareketler üstünde de mühim bir tesiri olmuştur.
Gotik devre Avrupa’da büyük sanat içerikli ve kültürel başarıların yaşandığı bir dönemdi. Bulgu ve inceleme dönemiydi ve Gotik sanat, son zamanların iyimserliğini ve yaratıcılığını yansıtıyordu.
Gotik sanatın birtakım temel özellikleri şunlardır:
- Sivri kemerler
- Kaburgalı tonozlar
- Uçan payandalar
- Varlıklı süslemeler
- Organik ışığın kullanması
Gotik son zamanların en meşhur sanatçılarından bazıları şunlardır:
- Giotto di Bondone
- Duccio di Buoninsegna
- Jan van Eyck
- Raphael
- Michelangelo
Gotik devre Avrupa’da büyük sanat içerikli ve kültürel başarıların yaşandığı bir dönemdi. Bulgu ve inceleme dönemiydi ve Gotik sanat, son zamanların iyimserliğini ve yaratıcılığını yansıtıyordu.
Gotik Sanat | Ortaçağ Sanatı |
---|---|
|
|
Rönesans Sanatı | Şimal Rönesansı |
|
|
İtalyan Rönesansı | Anahtar kelime yok |
|
II. Gotik Mimarlık
Gotik mimari Avrupa’da 12. yüzyılda gelişti ve 13. ve 14. yüzyıllarda zirveye ulaştı. Yükselen kemerleri, sivri çatıları ve karmaşa süslemeleriyle karakterizedir. Gotik mimari kiliseler, katedraller ve öteki dini yapıların yanı sıra saraylar, belediye binaları ve öteki laik binalar için de kullanıldı.
Gotik yoldam, 12. yüzyıldan ilkin Avrupa’da baskın olan Romanesk stilden bir sapmaydı. Romanesk mimari ağır, sağlam görünümüyle karakterize edilirken, Gotik mimari daha hafifçe ve havadardı. Gotik mimarlar, yüksek tavanların ve yükselen kemerlerin ağırlığını desteklemek için uçan payandalar benzer biçimde yeni teknikler kullandılar.
Gotik mimari, Orta Çağ’da Hristiyan inancının mühim bir ifadesiydi. İbadet için hayranlık uyandıran mekanlar yaratmak ve Allah’nın enerjisini ve ihtişamını sembolize etmek için kullanılıyordu. Gotik mimari, şehirlerin gelişiminde de mühim bir rol oynadı, şu sebeple sosyal hayat için bir odak noktası sağlamış oldu.
III. Gotik Mimarinin Özellikleri
Gotik mimari, 12. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ve 16. yüzyıla kadar gelişen bir mimari tarzıdır. Sivri kemerleri, nervürlü tonozları, uçan payandaları ve büyük vitray pencereleriyle karakterizedir. Gotik mimari kiliseler, katedraller, manastırlar ve öteki dini binalar için kullanılmıştır. Ek olarak saraylar, belediye binaları ve üniversiteler benzer biçimde laik binaların tasarımını da etkilemiştir.
Gotik mimarinin en bariz özelliği sivri kemerleridir. Bu kemerler, Romanesk mimaride kullanılan yuvarlak kemerlerden daha güçlüdür ve daha uzun ve daha geniş binalara imkan tanır. Gotik kemerler ek olarak yuvarlak kemerlerden daha dekoratiftir ve çoğu zaman detaylı oymalara haizdir.
Kaburgalı tonozlar Gotik mimarinin bir öteki karakteristik özelliğidir. Bu tonozlar, merkezi bir tavanı destekleyen bir takım kemerden doğar. Kaburgalı tonozlar düz tavanlardan daha güçlüdür ve daha geniş alanlara izin verir. Ek olarak sivri kemerleri ve kaburgalarıyla daha trajik bir tesir yaratırlar.
Uçan payandalar, Gotik yapıların duvarlarını destekleyen yapısal bir özelliktir. Bu payandalar, binanın duvarlarının dışına inşa edilir ve çatının ve duvarların ağırlığını dağıtmaya destek olurlar. Uçan payandalar, daha uzun ve daha geniş binalara imkan tanır ve ek olarak daha zarif ve şık bir manzara yaratırlar.
Büyük vitray pencereler Gotik mimarinin bir öteki karakteristik özelliğidir. Bu pencereler çoğu zaman dini sahneleri tasvir etmek için kullanılır ve Gotik binalara bir güzellik ve fer dokunuşu katarlar. Vitray pencereler ek olarak binaları yalıtmaya destek verir ve naturel bir fer deposu sağlarlar.
Gotik mimari, Batı kültüründe derin bir tesir bırakmış, kendine has ve güzel bir mimari tarzıdır. Günümüzde hala hayranlık duyulan ve takdir edilen bir tarzdır ve yeni binaların tasarımında kullanılmaya devam etmektedir.
IV. Gotik Mimarinin Meşhur Örnekleri
Gotik mimarinin en meşhur örneklerinden bazıları şunlardır:
- Notre-Dame de Paris, Paris, Fransa
- İngiltere’nin Salisbury kentindeki Salisbury Katedrali
- York, İngiltere’deki York Katedrali
- Londra, İngiltere’deki Westminster Abbey
- İtalya, Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası
Bu binaların tamamı yükselen kemerleri, nervürlü tonozları ve uçan payandalarıyla karakterize edilir. Ek olarak karmaşa oymaları ve vitray pencereleriyle de dikkat çekerler.
V. Çağıl Dünyada Gotik Mimari
Gotik mimari çağdaş dünyada kullanılmaya devam etti ve bu tarzda birçok yeni bina inşa edildi. Çağıl Gotik mimarinin en meşhur örneklerinden bazıları şunlardır:
* İspanya’nın Barselona kentindeki Sagrada Familia
* Londra, İngiltere’deki Westminster Sarayı
* Washington, DC’deki Washington Milli Katedrali
*Paris, Fransa’daki Notre-Dame de Paris
Bu binaların tamamı sivri kemerler, uçan payandalar ve nervürlü tonozlar benzer biçimde Gotik mimarinin aynı karakteristik özelliklerini paylaşır. Sadece, benzersiz ve çarpıcı yapılar yaratmak için cam ve çelik benzer biçimde çağdaş unsurları da ihtiva ederler.
Gotik mimari, muhtelif değişik ortamlara uyarlanabilen fazlaca yönlü bir stildir. Kiliseler, saraylar, kütüphaneler ve öteki amme binaları için kullanılabilir. Ek olarak hususi evler ve öteki daha minik yapılar için de kullanılabilir.
Gotik mimari, hem güzel bununla beraber işlevsel olduğundan çağdaş binalar için popüler bir seçimdir. Dönemin testine dayanabilen ve önümüzdeki yüzyıllar süresince hayranlık uyandırmaya devam edecek bir stildir.
VI. Gotik Mimari ve Din
Gotik mimari, Katolik Kilisesi ile yakından ilişkiliydi ve Gotik mimarinin en meşhur örneklerinin bir çok kilise olarak inşa edildi. Gotik kiliselerin yükselen kemerleri ve nervürlü tonozları, huşu ve hürmet duygusu yaratmak için tasarlanmıştı ve karmaşa vitray pencereler İncil’den hikayeler anlatıyordu.
Gotik mimari bununla beraber Hristiyan mistisizminin gelişiminde de rol oynamıştır. Gotik kiliselerin karmaşa geometrisi, evrenin tanrısal düzeninin bir yansıması olarak görülmüştür ve karmaşa oymalar ve heykeller çoğunlukla dini kavramları tasvir etmek için kullanılmıştır.
Kiliselere ayrıca, Gotik mimari manastırlar ve katedraller benzer biçimde öteki dini yapılar için de kullanıldı. Belediye binaları ve üniversiteler benzer biçimde laik yapılar için de kullanıldı.
Gotik mimari, Rönesans’a kadar dini yapılarda kullanılmaya devam etti. Rönesans döneminde ise Rönesans mimarisi isminde olan yeni bir mimari seçimi yaygınlaştı.
Gotik Mimari ve Kültür
Gotik mimari, ortaçağ Avrupası’nın kültürünü şekillendirmede mühim bir güçtü. Gotik katedrallerin ve kiliselerin yükselen yükseklikleri, inananlarda hayranlık ve şaşkınlık uyandırırken, Gotik süslemelerin karmaşa bilgileri duyuları memnun etti. Gotik mimari ek olarak yeni müzik ve edebiyat biçimlerinin geliştirilmesinde de rol oynadı.
Gotik mimarinin en çarpıcı özelliklerinden biri dikeyliğidir. Gotik katedraller ve kiliseler çoğu zaman göğe uzanan uzun, ince kuleler ve sivri uçlarla inşa edilir. Bu dikeylik bir tek güzel duyu olarak hoş olmakla kalmaz, bununla beraber simgesel bir idrak etme da haizdir. Gotik katedrallerin yükselen yükseklikleri, yakarma edenlere Allah’nın enerjisini ve ihtişamını hatırlatmak içindir.
Gotik mimari dikeyliğinin yanı sıra karmaşa süslemeleriyle de karakterize edilir. Gotik katedraller ve kiliseler çoğu zaman detaylı oymalar, heykeller ve vitray pencerelerle dekore edilmiştir. Bu süslemeler Gotik mimariye güzellik ve zenginlik katar, sadece daha derin bir anlamı da vardır. Gotik süslemelerin karmaşa bilgileri, yakarma edenlere Hristiyan inancını öğretmek içindir.
Gotik mimari, yeni müzik ve edebiyat biçimlerinin gelişiminde mühim bir rol oynamıştır. Gotik katedrallerin yükselen yükseklikleri, bestecilere hem güzel bununla beraber hayranlık uyandıran müzikler yazmaları için esin vermiştir. Gotik süslemelerin karmaşa bilgileri da şairlere imgeler ve sembollerle dolu şiirler yazmaları için esin vermiştir.
Netice olarak, Gotik mimari, ortaçağ Avrupası’nın kültürünü şekillendirmede mühim bir güçtü. Gotik katedrallerin ve kiliselerin yükselen yükseklikleri, inananlarda hayranlık ve şaşkınlık uyandırırken, Gotik süslemelerin karmaşa bilgileri duyuları memnun etti. Gotik mimari ek olarak yeni müzik ve edebiyat biçimlerinin geliştirilmesinde de rol oynadı.
Gotik Mimari ve Teknoloji
Gotik mimari, daha uzun ve daha karmaşa binaların inşasına imkan tanıdığı olan bir takım yeni teknolojiden yararlandı. Bu teknolojiler içinde uçan payandalar, kaburga tonozları ve sivri kemerler kullanması yer aldı.
Uçan payandalar, çatı ve duvarların ağırlığını taşımaya destek olan dış desteklerdir. Çoğu zaman taştan yapılırlar ve binanın alt ve üst kısımlarına tutturulurlar. Kaburga tonozlar, bir takım kesişen kemerden oluşan bir tonozlu tavan türüdür. Geleneksel varil tonozlardan daha güçlüdürler ve daha geniş alanlara izin verirler. Sivri kemerler, sivri şekliyle karakterize edilen bir kemer türüdür. Yuvarlak kemerlerden daha güçlüdürler ve daha çok yapısal bereketlilik sağlarlar.
Bu yeni teknolojilerin kullanması, Gotik mimarların daha ilkin inşa edilmiş olanlardan daha uzun, daha hafifçe ve daha geniş binalar yaratmalarına imkan tanıdı. Ek olarak, Gotik mimarinin karakteristik özelliği olan kuleler, kuleler ve vitray pencereler benzer biçimde daha karmaşa ve detaylı mimari özelliklerin yaratılmasına da imkan tanıdı.
Gotik mimari, Avrupa’da ve ötesinde mimarinin gelişimi üstünde derin bir tesiri olan mimari teknolojide büyük bir yenilikti. Bu olağanüstü binaları tasarlayan mimarların yaratıcılığının ve ustalığının bir kanıtıdır.
IX. Gotik Mimari ve Sanat
Gotik mimari, Orta Çağ süresince Avrupa’daki sanatın gelişiminde büyük bir etkiye sahipti. Gotik binaların yükselen kemerleri ve karmaşa bilgileri, sanatçıları eşit derecede muhteşem ve hayranlık uyandırıcı sanat eserleri yaratmaya teşvik etti.
Gotik sanatın en çarpıcı özelliklerinden biri ışığın kullanımıdır. Gotik kiliselerin büyük pencereleri, naturel ışığın iç mekana dolmasını sağlayarak huşu ve şaşkınlık duygusu yaratmıştır. Sanatçılar, kilisenin bağlamında görülmesi amaçlanan güzel resimler ve heykeller yaratmak için bu ışığı kullanmışlardır.
Gotik sanatın bir öteki mühim yönü gerçekçiliğe odaklanmasıdır. Bu dönemdeki sanatçılar etraflarındaki dünyayı realist bir halde tasvir etmekle ilgileniyorlardı ve becerilerini tabiatın güzelliğini ve insan figürünü ele geçiren detaylı resimler ve heykeller yaratmak için kullanıyorlardı.
Gotik sanat ek olarak sembolizm kullanımıyla da karakterize edildi. Sanatçılar çoğu zaman dini kavramları temsil etmek yahut seyirciye bir bildiri iletmek için semboller kullandılar. Örnek olarak, gül penceresi Meryem Ana’nın popüler bir sembolüydü, fleur-de-lis ise Fransız monarşisinin bir sembolüydü.
Gotik sanat, Avrupa sanatının gelişmesinde mühim bir güç olmuştur ve tesiri bugün hâlâ yaratılan sanat eserlerinde görülebilir.
S: Gotik mimari nelerdir?
A: Gotik mimari, 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Avrupa’da gelişen bir mimari tarzıdır. Sivri kemerleri, nervürlü tonozları, uçan payandaları ve büyük pencereleriyle karakterizedir.
S: Gotik mimarinin meşhur örnekleri nedir?
A: Gotik mimarinin en meşhur örnekleri içinde Paris’teki Notre Dame Katedrali, Fransa’daki Chartres Katedrali ve Londra’daki Westminster Manastırı sayılabilir.
S: Gotik mimari ile Rönesans mimarisi arasındaki ayrım nelerdir?
A: Gotik mimari, ortaçağ mimari tarzıdır, Rönesans mimarisi ise 14. ve 15. yüzyıllarda İtalya’da gelişen bir mimari tarzıdır. Rönesans mimarisi, sütunlar, kemerler ve kubbeler benzer biçimde klasik unsurların kullanımıyla karakterize edilir.
0 Yorum